30 Haziran 2015 Salı

Ara değerlendirme



Hayatımda hiçbir şeyi bu kadar fazla istememiştim. 
Hiç oldu mu size de böylesi?? Ölesiye isteyeceğiniz bir şey. Bir nesne, bir konu,bir insan belki de..
Onun için her gün yatarken dua ettiğiniz,sabah hadi hayırlısı diyerek güne başladığınız. O düşünceyle yatıp kalktığınız, insanları ikna edebilmek için her saat uğraştığınız,bazen hak etmediğiniz laflarla terslendiğiniz zamanlar..
Hah işte, o şey. Umutsuzluğa kapıldığınızda, ''ya olmazsa'' dediğiniz zamanlarda, bütün dünyanızın yerle bir olduğu dakikalar.. ''Şu dünya bana bir şeyler katacaksa, bundan başka bir şey istemiyorum'' dediğiniz bir aralık. Aşk belki de? Hayalinize karşı duyduğunuz aşk? Olamaz mı..
Olur bence. İşte tam olarak böyle başladı bu serüven. Belki de başlamadan önce her durumu aklımda oturtmuştum bilmiyorum. Ani de oldu biraz. Hayatımda yapmam dediğim şeyleri yaptım. O anda öyle bir duygu patlaması yaşıyordum ki yapmam gerekti. Pişman mıyım peki,hayır tabiki. Şu an sana yazabiliyorsam, yapmam dediklerimi yaptığım; insanların yanlış dediği benimse doğru bulduğum yolda biraz yalpalayarak, bazen yanlış yola girip çıkarak ilerlediğim için.
Zor oldu. Tahmin ettiğimden, planladığımdan daha zor oldu. Ama her zorluğun sonunda daha mutlu oldum. Daha da asıldım, daha çok umutlandım. Adım atmakta değildi halbuki, emeklemekti. Ama emeklemek bile hiç bu kadar güzel olmamıştı. 
Çok şey öğrendim,çok şey yaşadım ve eminim ki bunlar daha başlangıç..
Hani hafife alırlar ya insanların hayallerini, yapmak istediklerini. Almayın. Çünkü hayali ve isteği için inatla çabalayan bir insan kadar umutlu olamazsınız. 
Neyi öğrendim mesela biliyor musun? Başının çaresine nasıl bakılırmış. Ciddi anlamda bunu öğrendim. Öyle laf olsun diye değil. A planı, B planı, C Planı... Z planı... 
Etrafında çok insan olup, aklında hep yalnız kalırmış insan, bunu da öğrendim.Sorduğu sorulara cevap bulamayınca sabırla nasıl beklermiş.. 
Korktuğunda ve yalnız kaldığında kendi kendine konuşup, aklını rahatlatırmış insan. Bazen bu konuşmalar tedirgin bir şekilde ıslık çalmaya dönüşürmüş mesela.
Her şey planlı programlı olsun diye, her gidiş-dönüşte tekrar plan programa bakarmış. Hatta bu durum paranoyaklaşma aşamasına bile gelirmiş ki fark edemediklerini fark edemediğinde ''neden farkına varamıyorum'' diye kendini yiyip bitirirmiş.
Yani anlayacağın çok şey var daha anlatılacak,yazılacak..
Hatta arazide kadın olmak kısmı var ki ayrı bir konu, ayrı bir 3-5 sayfa eder.
İnsanların sana bakışı,düşüncesi,yaptığın işe hayallerine karşı görüşleri,saygıları..
Ama her şeye rağmen bu hayal için, her ne derseniz deyin inatla,azimle,heyecanla yeri geldiğinde tüm çekincelerini, korkularını bir kenara atarak, adım atmak; soluk soluğa kalarak, arkanı sağını solunu kontrol etmek,bir şeylere kapı araladığının farkına varmak tarif edilemez bir duygu. 
Her zaman diyorum ya-anlamsız gelecek belki size ama-'onlarla bu süreci yaşamak başka bir hayatı yaşamak gibi,hayallerinin bir kısmını içini çekmek gibi mesela...'

                                                                                                                                 C.Ö

4 Nisan 2015 Cumartesi

Acele



''O, ömür boyunca hep ' acele etmiş' tir; bu yüzden de hep 'geç kalmış' tır.

Sürekli bir panik vardır hayatında: Bir kitap okur, bir komedi seyreder, yorulur. Birileriyle birlikte olur, derdini anlatamaz, telaşlanır ve incinir. Küçük dertler, bir yerlere ödenmesi gereken paralar, bazı şeylerin tamir masrafları hiç eksik olmaz ve bu panik duygusuna katkıda bulunurlar. 

Ve hep acele edilir.

Bu acele içinde ölümden mi kaçılıyordur, yoksa kovalanıyor mudur ölüm, orası pek belli değildir. Öyle bir kaçma kovalamaca oyunu işte...''




Tutunamayanlar,Oğuz Atay.

5 Şubat 2015 Perşembe

Görülmeyeni Hayal Etmek



Çoğu zaman insanlara içimdeki heyecanı anlatamıyorum.Abartıyorsun diyenden, elbet bir gün geçecek, gerçek hayat bu değil diyenlere kadar.. İlk başlarda biraz korkuyor insan, ya gerçekten ilk günkü heyecanım kalmazsa, araziden, kuşlardan,doğadan uzaklaşırsam diye.. Ama anladım ki her geçen gün, bu merak bitmek yerine katlanarak devam ediyor..

Kuşları izleyip onları tanımlamaya çalışmakla başlayan kuş hayatım, ne yerler, ne içerler, nereye yuva yaparlar, neden yok olurlar gibi bir sürü soruyla devam ederken, birkaç zamandır fark edemediğim bir evreye daha adım atmış durumda. Araziye çıkma nedenim artık bunların yanında; ''neler var'' dan çok, ''neler yok'' ve ''neden yok''lar sorusuna dönüşmüş halde.. Akli dengemi kesinlikle yitirmiş değilim:) Ama gerçek dünyadan kopup araziye çıktığımda ve küçük küçük ipuçlarından başlayarak sorduğum ''neden'' li sorular, beni günlerce hatta aylarca oyalıyor. Bazen bu sorular öyle çözülemeyecek durumlara dönüşüyor ki aklımı kaybedecek gibi oluyorum. Hayal ederek kafayı bozuyorum dediğim de insanlar sadece gülüyor, belki de sadece gülüp geçilecek bir durumdur.. Ne kadar gülünç ve sağlıksız bir durum olsa da, hayal etmek ya da diğer bir anlamla gerçekliğin farklı bir boyutunu düşünmek, beni Sherlock dizilerindeki bir sahnedeymişim gibi hissettiriyor:) Bazen bir yırtıcının kuluçkada yatarken, bazen bir gelinciğin beni gördüğünde neler düşündüğünü hayal ederken buluyorum kendimi. Bu durumlar kimi zaman o kadar açıklanamayacak hal alıyor ki ben onun yerinde olsam nerede gezinir,nereye dışkılardım gibi gülünç ama bir o kadar da düşündürücü hallere dönüşüyor. Sanki onun yerine kendimi gerçekten koyabilecekmişim gibi.. Ama inanın denemek bile güzel. 

Belki de artık böyle düşünmek yerine, kafamdaki soru işaretlerini, hayallerimi,hayal ettiklerimi bir kenara atıp, hayatıma ve kariyerime yön verecek şekilde akıllı-mantıklı düşünmeye ve o şekilde işler yapmaya çalışmam lazım. Bunun farkındayım,bu dünya için doğru olan da bu eminim. Ama bugüne kadar bu yolda her zaman doğru olanları yapmaya çalışıp, aklımdakileri bir kenara koyarak ilerledim. Doğru olanı, insanların doğru bulduklarını yaptığım için başarılı oldum mu? Evet tabi ki, ama hep içimde bir sabırsızlık, ''o günlerde bir gün gelecek'' duygusu.. 
Hep bir umut vardı aslında içimde,ama insanların dediği gibi hayat gerçekliğini öyle bir anda tokat gibi indiriyor ki yüzüne, bir tek o süre zarfında belki haftalarca kendi dünyama geri dönemiyorum. Bazen diyorum ki ya o günlerde gelemezse? Ya bütün bu ertelemeler, doğru olanı sırf insanlar doğru buluyor diye yapmaya çalışmaktan süre tükenirse.. Bu yüzden biraz daha inatçı hallerim ağır basıp,sevdiğim insanlara dahil isteklerimi anlatmaktan vazgeçip normal olabilirliği konuşmak yerine, doğadaki gibi olmayanlar üzerine hayal ediyorum. Belki bu şekilde istediklerimi yine yapamam ama yapmak için bütün var gücümle hayata asılabilirim.

C.Ö